202005.15
0
0

GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİN GEÇMİŞ DÖNEMLERE AİT KAMU ALACAĞININ TAHSİLİNDE YAŞADIĞI SORUNLAR

Avukat Vahide GÜZELCAN DERE

Son zamanlarda sıklıkla geriye dönük muhtelif kamu alacağının tahsili için işlem başlatıldığı ve bundan kaynaklı sorunlar yaşandığı görülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Başlangıç metninde; “Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu; belirtilmiş ikinci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti…” olduğu belirtilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası  VERGİ ÖDEVİ başlığı altında düzenlenmiş  “Madde 73-Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.

Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.

Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” hükmünü içerir. Anayasa ile belirlenmiş olduğu üzere verginin temel amacı kamu giderine katılım olup katılımdaki ölçüt ise mali güçtür.

Kamu hizmetlerinin kesintisiz devamını sağlamak üzere yürütülen vergi toplama faaliyeti belirli esaslara bağlanmıştır. Temel ilke vergi ancak kanunla konulur. Verginin toplanma usulü, faaliyette bulunanın gerçek yahut tüzel kişi olması hali ve benzeri farklılıklardan kaynaklı vergi ile ilgili birden çok kanuni düzenleme bulunmaktadır.

Bu yazıda ticari şirket ortaklarının şirketin vergi borçlarından sorumluluğu ve bu konuda yoğun olarak yaşanan bir kısım soruna değinilecektir.                      

Temel ilke ticari şirketlerin her tür borcundan malvarlığı ile sorumlu olmasıdır.

Şirket ortakları ancak belirli şartların varlığı halinde şahsen sorumludur.

Sorumlulukta zaman ve miktar yönünden de sınır vardır.

Ortak, ortaklık payı oranında ve ortaklık dönemi sorumludur.

Ortağın sorumluluğunda zamanaşımı süresi vardır ve bunu vergi idareleri talep olmaksızın kendiliğinden gözetmek zorundadır.

Anılan yasal düzenlemeler ışığında gerçek kişilerin; gerek bireysel gerekse şirket ortaklığından kaynaklanan süre, miktar ve zamanaşımı yönünden sorumluluğu bulunmadığı halde takibe konu edilen vergi borçları nedeniyle başlatılan yasal işlemlere karşı zamanında hukuki yollara başvurulması gerekmektedir.