202003.22
0
0

KORONAVİRÜSÜN İŞ SÖZLEŞMESİNE ETKİSİ

A. WUHAN CORONA VİRÜSÜ (COVID-19)

Wuhan Coronavirüsü, İlk kez 2019’un Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde görülen ve ‘Covid-19’ olarak adlandırılan dünya çapında ölümlere neden olan virüstür. Tüm dünyada hızla yayılım alanını genişletirken, ülkemizde de ilk vakaların görülmesi ile tedbirler arttırılmaya başlanmıştır. Bulaştığı kişilerde yüksek ateş, halsizlik ve solunum sıkıntısı gibi semptomlara yol açan salgın ve hayatın normal seyrine büyük sekte vuran salgın Dünya Sağlık Örgütü tarafından Global Salgın olarak kabul edilmiştir. 

B. PANDEMİ HALİNDE İŞ SÖZLEŞMELERİNİN SEYRİ

Virüsün, hızla yayılmasını öncelemek amacıyla bütün ülkelerde önlemler alınmış, ülkemizde sosyal hayata kota getirilmiş, insanların toplu olarak yoğun şekilde kullandıkları kahvehane, kafeterya işletmeleri kapatılmıştır. Yine kamuda çalışan 60 yaş üstü personele idari izin verilmiş, Adalet Bakanlığı’nın 13.03.2020 tarihli tavsiyesi ile duruşmalar dahil acil kabul edilmeyen bütün adli işler ertelenmiştir. Bütün sektörlerde çeşitli önlemler alınırken elektronik ortamdan idare edilen bilen sektörlerde evde çalışma, uzaktan çalışma yöntemlerine geçilmiştir. Kriz döneminde bağlı olarak arz-talep dengesinin değişmesi ile işyerleri ve çalışma koşullarının değişmesi kaçınılmazdır.

B.1. İşyerinde çalışmaya devam edilmesi

Salgının ülke geneline yayılmasını önlemek, hastalığın tahrifatını azaltmak için; sosyal mesafe uygulaması, evden çıkma yasağı, işlerin yavaşlatılması veya durdurulması gibi birçok tedbir alınacak olsa da özellikle gıda üreticileri, dağlık personelleri ve lojistik sektörünün iş yükleri azalmayacağı gibi salgının seyrine göre artarak devam edebilecektir. Hayatın seyri için asgari imkanların sağlanmasında önemli yer tutan bu sektörlerin işçileri, çalışmaya devam etmek durumundadır. Ancak hayatın sürmesi ve salgın yönetiminin sağlanabilmesi için çalışmaya devam etmesi gereken işçilerin korunması için tedbirlerin alınması gerektiği kuşkusuzdur. Öyle ki, bütün bu üretimlerin özel sermaye tarafından karşılandığı düşünüldüğünde işçilerin özellikle salgından korunmak için özel tedbirler almaları gerekmektedir.

İşverenin, işçilerini koruma ve kollama yükümlülüğü salgın döneminde işyerinin güvenliği ve işçi sağlığının teminine özel önlemler alınmasını gerektirecektir. İşverenin, işyerindeki çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla üretim yapılan kapalı alanlarda işçiler arasındaki mesafeyi koruyacak tedbirler alması, işçiye maske, eldiven temin etmesi ve özellikle kişisel temizlik malzemelerini işyerinde hazır bulundurması vb. tedbirleri kendiliğinden alması gerekmektedir. Her ne kadar hiçbir işveren salgın haline müdahale edemeyecek olsa da işyerinin dezenfekte edilmesi ve işyeri güvenliğinin sağlanması yükümlülüğü artarak devam edecektir. İşveren aldığı tedbirlerin eksiksiz şekilde uygulandığını denetlemekle yükümlü olduğu gibi bu tedbirlerin uygulanmasında işçilere emir ve talimat vermekte de özgürdür.

İşveren işyeri tedbirlerini kendiliğinden almak zorunda ise de tedbirlerin alınmadığı, Pandemi halinin umursanmadığı durumlarla karşılaşılması olasıdır. Temel amacı ekonomik çıkar elde etmek olan işyerlerinde, işveren tedbirlerin ekonomik yükünü sırtlamak istemeyecektir. Buna karşın işçinin gerekli tedbirlerin alınmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. İşçi, işverenden işin düzenlenmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edebilecektir. Özellikle bankalarda ve müşteri ilişkilerinin önemli olduğu diğer parekende satış yapan işyerlerinde, işçilerinin birbirinden ve müşterilerden ayrı ayrı korunması gerekmektedir. İşverenin bu durumda gerekli tedbirleri almadığı gibi işçinin eldiven ve maske takmak gibi kendince aldığı önlemleri de karşı durması olasıdır. Bu durumda hiçbir işin ifası, işçinin güveliği ve sağlığından önemli olmadığı gibi işçinin hakları, İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile işçi lehine işin düzenlenmesi adına akdedilmiş uluslararası sözleşmelerle korunmaktadır.

İşverenin, işyerinde gerekli tedbirleri, işçinin talebine rağmen almaması halinde, işçi lehine 4857 sayılı kanunun 24/I-a maddesi uyarınca iş akdini haklı nedenle derhal fesih hakkı doğacaktır.

İşverenin sadece salgını önlemek adına tedbirler almakla kalmayıp salgının işyerine sirayet etmesi halinde görülen vakaların önüne geçmek için ayrıca tedbirler almak durumundadır. Alınacak bütün tedbirlere rağmen işçinin, aynı işyerinde çalışan işçi arkadaşlarını veya işverenlerinin bulaşıcı bir hastalığa yakalanması işçiye, İş Kanununun 24/1-b ye göre iş sözleşmesini derhal ve haklı nedenle fesih hakkı vermektedir. İş Kanununun 24/1-b fıkrası “…İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa…” hükmü iş akdinin işçi tarafından haklı nedenle derhal fesih edilebileceğini düzenlemektedir.

İşyerinde salgın halinde karşılaşılabilecek alternatifler bununla sınırlı olmayıp, vakaların artması halinde devlet tedbirleri uyarınca işyerinin karantina altına alınması ihtimal dahilindedir. İşyerinde salgın vakalarının görülmesi halinde, salgının toplumu tehdit eden bir tehlike yaratmasını engellemek amacıyla karantina tedbirinin alınması halinde İş kanununun 24/3.maddesi “…İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa…” hükmü ile işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceğini düzenlemiştir. Herhalde işçinin korunması için alınacak tedbirlerin yetersizliği işçiye haklı fesih sebebi verecektir.

B.2. İşe ara verilmesi, ücretli-ücretsiz izinler, işin uzaktan devam etmesi 

İşverenin, devlet tarafından herhangi bir resmi karar alınmadan tamamen kendi tasarrufu veya Sağlık Bakanlığı’nın tavsiye kararlarına uyarak işyerini kapatması durumunda ücret ödeme yükümlülüğü devam edecektir. Bu durumda herhangi bir zorlayıcı neden bulunmaksızın işyeri kapatılmıştır. İşveren bu tasarrufu ile ücret ödeme borcundan kaçınamayacaktır. Nitekim bu durumda çalışmaya bağlı olarak ödenen yan edimlerin ödenmemesi (yol, yemek vb.) mümkündür. İşverenin ücret ödeme borcu ortadan kalkmayacağından işe ara vermek için işçinin muvafakatini alması gerekmeyecektir.

İşveren kendiliğinden böyle bir karar alabileceği gibi işin şartları çalışmanın durdurulmasını gerektirebilir. 4857 sayılı İş Kanunu 40.maddesi uyarınca, 1 haftadan fazla süre boyunca, iş yerinde işin durmasına sebep olan veya işçilerin çalışmasını engelleyen zorlayıcı nedenlerin doğması sonucunda iş sözleşmesi 1 haftalık süre için askıya alınır ve bu süre boyunca işçiye yarım maaş ödenir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zorunlu kararı nedeniyle iş yerlerinin kapatılmasının zorlayıcı sebep niteliğinde olup olmadığı her bir somut olay açısından ayrıca değerlendirilmelidir.

B.2.1. Çalışmanın niteliğinde değişiklik yapılması

Her sektör salgın döneminden farklı şekilde etkilenecektir. İşin bazı sektörlerde tamamen durması gerekirken bazı sektörlerde ise iş yükü ve doğru orantılı olarak kazanç azalacaktır. Bu durumda iş gücü ihtiyacı azalacak, işveren ekonomik çıkmazların yaşanmaması için belirli tedbirler alacaktır. Devlet tarafından tedbir amaçlı kapatılan işyerlerinin dışında virüsün hızlı yayılmasına neden olacak giyim ve konfeksiyon sektöründe taleplerin keskin düşüş yaşayacağı aşikardır. İşletmelerin kazançları azalırken belirli giderlerinden tasarruf edemeyen işverenler -işin batma riskini de bir tehdit olarak kullanarak- iş gücünden tasarruf etme yoluna başvuracaklardır. İş gücünden tasarruf etme yoluna giden işverenin ilk ve öncelikli başvuracağı yol, işçilerin bir kısmına ücretsiz izin kullandırmaktır. İşçiye ücretsiz izin verilebilmesi için İş Kanunu 22.madde uyarınca işveren tarafından ücretsiz izin teklifinde bulunularak 6 iş günü içerisinde bu hususa ilişkin yazılı olarak onay alınması gerekmektedir. İş sözleşmesinin askıda kaldığı bu süre içerisinde işçi çalışmayacak, işveren de işçiye ücret ödemeyecektir. Salgın nedeniyle işyerinde bazı işçilerin ücretsiz izne ayrılması ancak işçinin açık rızası ile olabilecektir. İşçinin, işsizlik tehdidi karşısında direnci kırılmaya müsait olup, işverenin işçilere eşit davranma yükümlülüğüne uygun davranması gerekmektedir.

İşverenin, iş gücünden tasarruf etmek için başvuracağı yollardan biri de kullanılmamış yıllık ücretli izni olan işçilerin izne ayrılmasını temin etmektedir. Böylece işveren hem iş gücüne ihtiyacı olmayan bu dönemde işçilerin yıllık izin haklarını vermiş olacak hem de işin daha yoğun olduğu dönemlerde izne bağlı iş gücü açığının önüne geçecektir. İşçinin ücreti ödenmeye devam edeceğinden ücretli izin haklarının kullanılması salgın döneminde işçinin çıkarıyla da örtüşmektedir. Yıllık ücretli izin İş Kanunu 53.maddesi gereğince işçinin kıdemine göre hak kazandığı izindir. Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği 7.maddesinde izni talep etme usulünün nasıl olması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, işçi izin isteğini en az 1 ay önceden işverene bildirmelidir. Yıllık ücretli izin, işveren tarafından bölünemez. Buna karşın içerisinde bulunduğumuz salgın döneminde işçinin ve işverenin yararına olacak şekilde yıllık ücretli izinlerin düzenlenmesi tarafların yararına olacaktır.

Her ne kadar belirli sektörlerde iş gücü ihtiyacı azalacak olsa da, dijitalleşen ve elektronik ortamdan idare edilen işlerin varlığı ile işin, işyerinin dışında yürütülmesine olanak sağlamaktadır. Uzaktan çalışma, İş Kanununun “Çağrı Üzerine Çalışma ve Uzaktan Çalışma” başlıklı maddesinde “…Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir... şeklinde düzenlenmiştir. İçinde bulunduğumuz koşullar gibi zorunluluktan doğan bir iş ilişkisi değil, tarafların karşılıklı rızası ve işin niteliği itibarı ile uygulanabilecek bir çalışma yöntemidir. Nitekim salgının artmasını engellemeye yönelik olarak bu tedbirin alınması mümkündür. Ancak işçiye evde çalışma olanakları sağlanması, işçinin çalışma hak ve menfaatlerinin korunması, çalışma şartları ağırlaştırılmaması ve işçinin tüm ücret ve yan hakları ödenmesine dair işverenin borçları devam etmektedir.

Telafi çalışması, zorunlu sebeplerden dolayı işin durması, iş yerinin tatil edilmesi veya işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı sürelerin daha sonra çalışılarak telafi edilmesidir. İşveren 2 ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Telafi çalışması, işçinin ücretini aldığı ancak çeşitli sebeplerden dolayı çalışmadığı bir süreyi sonradan çalışarak yerine getirmesidir. Bu çalışmalar fazla mesai olarak değerlendirilmez. Ancak bu halde de günlük çalışma sürelerine uyulması gerekecektir.

Açıklanan hallerde ülkemizin ve dünyanın içerisinde bulunduğu Pandemi hali ortadan kalkana kadar, işçiye olan ihtiyaç sektörlere göre farklılık gösterecektir. Hastane personeline ihtiyaç artarken, hazır giyim sektörü ise durma noktasına gelecektir. İşte bu kriz halinde işçinin hakları kanunlara göre belirlenecek, bir şekilde hakkı elinden alınan işçi, adalet teşkilatı aracılığıyla hakkına ulaşmanın yollarını arayacaktır. 13.03.2020